Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra liberal sanayileşme politikaları benimsendi. Ancak öncelikli kalkınma bölgeleri kapsamında yatırımlar, gerek kamu sektöründe ve gerekse özel sektörde özellikle imalat sektörü yatırımları bilinçli olarak işletilen ekonomi politikaları Ankara’nın batısında yer alan bölgelere kaydırıldı. Bu dönemde, atılım içinde olduğu görülen özel kesim, yatırımlarını ülkenin en ‘gelişmiş’ ve ‘dışsal’ faydanın en yüksek olduğu merkezlerde topladı. Anadolu’da sanayileşme hareketi OSB’ler ile ülkemizi geleceğe taşıyacak.

Anadolu’da sanayileşme hareketi ve OSB’lerin ayak sesleri
Türkiye’de imalat sanayii yatırımlarının bölgesel dağılım gözetilerek uygulanması ve bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılması, 1963 yılında uygulamaya konulan ‘Planlı Kalkınma’ dönemiyle başladı. Bu kapsamda özellikle Karadeniz Bölgesi’nde Samsun, Akdeniz Bölgesi’nde Adana ve çevresi, Ege Bölgesi’nde Denizli, İç Anadolu Bölgesi’nde Eskişehir, Ankara, Konya ve Kayseri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise Gaziantep bölgelerine ilişkin sanayi ve çekim merkezi olmaya yönelik önemli gelişmeler sağlanması bir tesadüf olmasa gerek. Ankara, her ne kadar önemli bir sanayi merkezi olarak değerlendirilmese de, Türkiye ekonomi politiği ve karar mekanizmasında üstlendiği rol itibarıyla konumunu korumaya devam ediyor.
1990’lı yıllardan sonra sanayi, Anadolu’ya doğru yayılmaya başladı
Merkezden birazdan uzaklaştığımızda ise Kırıkkale iyi bir örnek olarak karşımıza çıkar. Bolu ve Çorum gibi lokal gelişme noktaları ve mevcut Planlı Kalkınma uygulaması ile güçlendirilmesi, sanayinin merkezlerden diğer bölgelere yayılmasında dönemin pratik örnekleri arasında yer alır. Yanı sıra Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Gaziantep, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise Malatya ve Elazığ’da söz konusu bölgeler de büyümeye devam eden iller arasındadır. Öte yandan 1970’ler sonrasında özellikle Ege ve Marmara Bölgeleri dışına kayma eğilimi gösteren sanayinin, 1980 yılı itibarıyla yine batı sanayi bölgelerinin büyümeye odaklandığı anlaşılmaktadır. 1990’lı yıllardan sonra yeniden Anadolu ve çevresine doğru yayılmaya başladığını görmekteyiz.
Bölgesel istikrarsızlık kentsel sorunları beraberinde getirdi
Özel sektör, Türkiye’de sanayi alanında 1960 yıllarda kayda değer seviyelere ulaştı. Fakat bu büyüme hiç beklenmedik başka bir sorunları da ortaya çıkardı. Bunlardan ilki; yatırımların belirli yerlerde toplanması ve çarpık kentleşmenin ortaya çıkmasıdır. İkinci sorun olarak yatırımların özellikle İstanbul, Kocaeli ve İzmir üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Bu durum söz konusu kentlerin; ulaşım imkânları, ithalat ve ihracat bakımından doğal üs olmalarına, pazarlama da belirleyici olmalarına olanak sağladı. Yatırımların birkaç kentte toplanması zamanla sanayileşmenin artmasına, tarım bölgelerinin terk edilmesine ve doğal olarak bu bölgelere olan göçün artmasına sebep oldu. Bu durum çarpık kentleşme başta olmak üzere diğer makalelerimizde detaylı şekilde ele aldığımız bir takım sosyolojik durumları beraberinde getirdi.
OSB’ler düzenli ve sağlıklı altyapı ile sanayileşmenin önünü açıyor
Öte yandan belli bölgelerde yoğunlaşan sanayi işletmelerinin düzensiz şekilde konumlanmaları sonucu çevre düzensizliği, plansız kentleşme sorunları baş göstermeye başladı. Organize Sanayi Bölgeleri’nin (OSB), bu sorunları büyük ölçüde çözecek potansiyele sahip olduğu ortaya çıktı. Benzer ekonomik ve sosyolojik süreçlerden geçen ülke örnekleri incelendiğinde; OSB’lerin işletmelerin yer alacağı alanda daha düzenli, altyapı ve ulaşım imkânları gelişmiş bir alan sunduğu gerçeği anlaşıldı. Sanayi alanlarının dağınık yapılaşmasının yarattığı sorunların ortadan kalkacağı belirlendi. İşletmelerin bir arada bulunması, planlı kentleşmeye birçok fayda sağladığı gibi işletmelere de kayda değer katkı sunduğu hali hazırda ortadadır. Öyle ki; bir arada bulunan işletmelerin girdi tedariki noktasında OSB dışında faaliyet gösteren işletmelere göre, daha düşük maliyetle üretim yaptıkları yine başka bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
İhracat faaliyetlerini artıran OSB’ler, üretimde yerlileşmeye olanak tanıyor
Bunun yanı sıra pazarlama olanakları açısından OSB içinde yaratılan ortak değerler etrafında birleşen firmalar, daha avantajlıdır. Sanayi alanlarının ve nüfus yerleşiminin düzenli olması bu birlikteliğe katkı sağlayacaktır. Dile getirilen bu katkılar elbette kent içi yerleşim, çevre ve sosyo-ekonomik yapılanma ile de yakından ilgilidir. Öte yandan OSB’ler, bölgesel gelişmişlik farklarını gidermenin de önemli bir aracı olarak ekonomide belirleyici unsurlardır. Devlet de, OSB uygulamasını bölgesel gelişmişlik farklarını gidermek amacıyla 1960’lı yıllardan sonra özellikle Anadolu kentlerinde devreye almaya başladı. OSB’lerin özellikle bölgesel gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılmasında az gelişmiş bölgelere kurulacak OSB’ler; yatırımcıya altyapısı hazır, ulaşım imkânları yeterli düzeyde olan yerler sunma ve buralarda yapılacak yatırımların teşvik edilmesinde etkili oldu. 19.06.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren teşvik uygulaması ile OSB’lere ve az gelişmiş bölgelere pozitif ayrımcılık uygulandı.
İhracatta önemli rol üstlenen OSB’ler, daha fazla teşvik edilmeli
Günümüz ekonomilerinde büyümenin başlıca şartı olan ihracat faaliyetleri, OSB çalışmalarının yaygınlaşması ile paralel ilerlemektedir. OSB’ler özellikle; dış piyasaları öğrenme, daha profesyonel yönetim, girişimcilik, gelişmiş kaynak tahsisi, pazarlama ve üretim yetenekleri ile teknik bilginin yayılmasında etkili bir araçtır. Uluslararası piyasalara girişte rekabet avantajı sağlayan OSB’ler, ihracat dışı sektörlere de pozitif dışsallık sağlıyor. Genel verimliliği artıran özellikle katma değerli üretimi destekleyen ve etkin fiyat mekanizmasının oluşumunda belirleyici olan OSB’ler; Türkiye’de ithal ikameci sanayileşmenin yerine ihracata dönük sanayileşmenin ve serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşmasında bir takım gelişmelerin de önünü açmıştır.
Türkiye’nin önde gelen firmalarının OSB içinde olmaları tesadüf mü?
Gelinen süreçte, Anadolu’da faaliyet gösteren birçok OSB’nin, ihracatta ülke ortalamasının üzerine çıkması dikkat çeken başarı örnekleridir. OSB’lerde faaliyet gösteren işletmeler arasında kurulacak iletişim ağları, uluslararası ticaret için gerekli bilgi ve teknolojinin oluşmasına zemin oluşturmuştur. OSB’ler küresel platformlarda yapılacak faaliyetlerle, işletmelerin hammadde kaynaklarına ve pazarlara erişimini kolaylaştırmıştır. Böylece, OSB’ler içinde faaliyet gösteren işletmelere küresel pazarlarda rekabet avantajı sağlayarak, bölgesel ağ oluşturmada ve üstünlük elde etmelerinde etkili olmuştur.
Bugün itibarıyla iş ağlarının sağladığı imkânlarla kümelenme niteliği kazanan işletmeler, küresel anlamda birçok başarıya imza atmaktadır. Yapılan deneysel çalışmalar, sanayi bölgesindeki işletmelerin ihracatın, ithalatı karşılama oranında kayda değer başarı yakaladıklarını ortaya koymaktadır. Bu sayede işletmeler, OSB’lerdeki gelişmiş ihracat hizmetlerinin varlığını, işletmelerin ihracatının miktarını ve kârlılığını üst noktalara taşımıştır. Türkiye’de sanayi üretiminde ilk 500’e giren ihracatçı işletmelerin çoğunluğunun OSB içinde yer almalarının tesadüf olduğu söylenemez.
Etiket : Anadolu’da sanayileşme
Bunlarla da İlgilenebilirsiniz
OSB Nedir? Üretim üssü Avrasya OSB Türkiye’de rakamlarla OSB OSBÜK